Anasayfa Yazılar Herkesin kahramanı

Herkesin kahramanı, kendisidir.

Veya, herkes kendi hayatının kahramanıdır.

Uzun bir süredir, kendimi yiyip duruyorum. Saçma sapan olaylara takılıp sorunlar çıkarıyorum.

Tamam, birçok etken bu saçmalıkları yaşamama neden oldu ama en temelinde her şeyin sebebi benim.

Hayatımda yaşadığım her şey, benim hayalimin, bilincimin ve bilinçaltımın ürünü.

İyi de, kötü de, güzel de, çirkin de benim fabrika ayarlarımdaki arızalardan kaynaklıydı.

Bunları biliyordum tabii de sorumluluğumu kabullenmeye gücüm yoktu.

Aslında tüm problemlerimin sorumluluğunu aldığımı söyleyip gezerdim, gururla.

Yine de içimde bir korku vardı herhalde ki çok fena ayyuka çıktı son zamanlarda.

Öyle bir savurdu ki beni içimde resmen birkaç kadın birden yaşadı bir süre…

Bana düşman olan varsa eğer, kesin ahları filan tutmuştur yani, o derece.

Sağduyu diye bir olgudan habersizdim nicedir.

İçimdeki akıllı kadın beni sürekli mantığa davet ediyordu ama diğer kötü yürekli kadın canıma okuyordu.
6 - 1

Öyle bir karmaşa vardı ki bedenimde, en dedikoducu mahalle karısı halt edermiş yanımda…

Ay Allah’ım iyi ki okumuşum ben. Şükrediyorum ki, mektep medrese görmüşüm.

Eğer lise, üniversite filan görmeyip hayata karışmasaymışım alimallah kenar mahalle kabadayısı hatunlardan beter olurmuşum…

Allah’ım iyi ki akıllı bir insanım.

Allah’ım iyi ki beni doğru eğiten, ellerinden geldiğince doğru yönlendiren bir ailem var.

Allah’ım iyi ki her düştüğümde beni toparlayan sevdiklerim var.

Allah’ım iyi ki bendeki bu iyi niyet ve doğru algı gücü var.

Öyle böyle değil, uzun bir süreyi kendime eziyet ederek geçirdikten sonra bugün, içimdeki cahil mahalle karısıyla nihayet vedalaştım.

Ayy o neydi yaaa, resmen kamyon çarpmışa çevirdi beni.

Karşıma gelen her duruma kötü yanından bakma hali mi dersiniz, ‘dır dır’ın daniskası mı dersiniz, sorun ve problemin kralı mı dersiniz, seçim sizin…

Yani elime bir makineli alıp ortalığı taramadığım kalmış…

Peki niye bunca arıza?

Vardığım tek nokta ‘beklenti’.

Herkesten birşeyler beklemişim…

“Mutlu olmayı seçiyorum” dediğim halde, hep birilerinin beni mutlu etmesini beklemişim.

Sevgilimin beni sevdiğini söylemesi yetmemiş, çiçek göndermesini beklemişim.

Ailemin hatırımı sorması yetmemiş, daha çok ilgilenmelerini beklemişim.

Güzel bir insan olduğumu bilmek yetmemiş, başkalarının beni onaylamasını beklemişim.

Haa bir de, “Elalem şunu der, bunu der” diye düşüne düşüne kendi kararlarımı linç etmişim.

Tüm bunları, 3 büyük kupa nescafeyi içip, işyerimin penceresinden yağmurun kokusunu içime çekerken farkettim.

18

Öyle geldi işte… Bir anda… Mucize… Şükrettim kendi kendime.

Ve dedim ki, ‘Beklenti’ kelimesini hayatından çıkaracaksın…

“Mutlu olmak için beklemeyeceksin…”

“Birileri sana sevgisini göstersin diye beklemeyeceksin…”

“Hayat sürprizleri getirsin diye beklemeyeceksin…”

“Başkaları da seninle aynı şeyi düşünsün ve sen söylemeden harekete geçsin diye beklemeyeceksin…”

“İnsanları asla yargılamayacak ve 18 yaşını çoktan aşmış insanların değişmelerini beklemeyeceksin…”

Çünkü herkes hayatı kendi penceresinden yaşıyor.

Doğal olan da bu…

Eeee, kasmanın, kastırmanın, zorlamanın, uzatmanın ne anlamı var?

Bırak kendini doğaya, içinden geldiği gibi yaşa…

Daha kaç gün nefes alabileceğiz ki şu hayatta?..

Böyle yani…sakiiinnn… :)

Herkes kendi hikayesinin kahramanı…

Şimdi bana müsaade, kendi hikayemi yaşamaya gidiyorum.

Bolca umutla ve koca bir kalp sevgiyle… Aaa unuttum, en çok da sağlıkla…

 :)

Fotoğraflar: Ali ATMACA / 2013 – Bursa

Bir Yorum Yazın


× 6 = yirmi dört