Anasayfa Yazılar Yeeeaaaayyyyyy!!!!

Çok sevdiğim canım, dostum, arkadaşım, yaşam koçum Sinem Koşar’ın (@sinem.lifecoach) kahkahasıyla hayatıma yerleşen ‘Yeeeaaaayyy’ nidası, beni bana hatırlattı bugün yine. İçimde sürekli bu sesle geziyorum epeydir.

Uzuuuuunn süredir durmalardayım esasında, niye? Bilmiyorum, vardır elbet bir nedeni, benim henüz göremediğim… Aslında durmuyorum da baya baya duruyor, hatta tabir-i caizse seriyor gibi hissediyorum kendimi.

Sanki koşturdukça, geceleri sabahlara kavuşturan saatlere dek ayakta kaldıkça, kendimi ‘bir şey yapar’ hissederdim çok eskiden. İlla da birşeyler yapardım aslında, gece gece müzik dinlerdim, sabaha kadar kitap okurdum, film izlerdim veya boş boş karanlıkta mum yakıp derdime yanardım derdim, eski ben olsam…

Şu anda buraya içimden fışkıran kocaman bir kahkaha efekti gelir yerleşir.

Çok eskiden, ilk gençlik yıllarımda hüzünden beslenirmişim, zamanla farkettim.

Yazdığım yazılarda, beyaz sayfalara dökülen kelimelerimde bir tür hesaplaşmalar vardı.

Hayata meydan okurdum, çevreme meydan okurdum ve kendime meydan okurdum…

Bir ben daha vardı benden içeri… Yolumu arar dururdum. Kâh gözlerim yaşlanırdı yazarken, kâh mizahi yanım parende atardı cümlelerim arasında.

Ne kimilerinin sandığı gibi çok hüzünlüydüm, ne de belki zannedildiğim gibi çok sakin…

Yazdıklarımla hislere tercüman olurmuşum, öyle derlerdi.

Artık o günlerimi gülümseyerek anıyorum veeee iyi ki o dönem öyleymişim, diyebiliyorum.

Her zaman söylerim ve çok severim ki, “Yazmak güçlü bir eylem…”

Yazmak yaşamaktır bana göre, yazmak iz bırakmaktır.

Sonra bir an geldi, durdum. Uzuuuun uzuuuun durdum. Sorguladım, derdim neydi?

Böyle uzun uzun susmalarım, iyi geldi.

Valla insanım, her an her şeyi dert edebilirim ya da etmeyebilirim, canım ne isterse o. Bunu artık rahatça söyleyebiliyorum.

Çok çok okuma, araştırma, psikologlar, terapiler, yaşam koçluğu seansları, atölye çalışmalar, workshoplar… Hayatımın her zaman en iyi sığınakları oldu. Vee iyi ki…

İyi ki bu sorgulamaları birçok kişiye göre derinden yaşadım.

İyi ki her attığım adımda kendimi buldum.

Veee iyi kiii, her adımımda aslında kendi kalbime döndüm, dönüyorum.

Hep kalbimin sesini dinler, merakımı takip ederdim ve hala da öyleyim.

Ancak artık daha da farkındayım adımlarımın. Yaşımın da etkisi var tabii ki kabul.

a

Artık kendimi daha da coşkuya, daha da keyifli yaşamaya, daha da kahkahaya açtığım için çok mutluyum…

“Eskiden…” diye başlayan cümlelerimin, bana bugünkü ben olmama katkı sağladığını çok daha iyi görüyorum bugün.

Durdum ve durdukça keşfettim kendimi.

Durdum ve durdukça hissettim nefesimi.

Durdum ve daha fazla da duramadım, bu satırlar döküldü kalbimden…

Hayatında her zaman sevgiye kucak açanlara gelsin bu kez kelimelerim.

İnanıyorum ki, sevgi iyileştirir, herkesi…

Çok sevgiye, çok kahkahaya, daha çok yaşamaya, daha derinden hissetmeye, duymaya gönüllü olanlara kocaman kocaman sevgiler…

Esti işte yine rüzgarlar…

Kalbimin şarkısını çalarak yazdım, siz de en sevdiğiniz şarkıyı çalarak okuyun ve ardından kalkın dans edin…

Daha fazla yazamıyorum, müzik beni çağırıyor… Böyle de coşarız, haydi bakalım…

(İsteyenlere tavsiyemdir, Pharrell Williams ‘Happy’ şahane iyi gelir şu an…)

See you, görüşürüz…

Tuğba Ö.

 

Bir Yorum Yazın


9 × dört =