İstanbul…
İstanbul, özlediğimsin…
Kavuşacağız yakın…
İçimde yaşıyorsun, kimse bilmiyor veya kimileri ‘hayal’ sanıyor.
Ben biliyorum, insan isterse, ‘hayaller gerçek oluyor’…
Aşkların en güzelini yaşıyoruz karşılıklı…
Uzaktan uzağa, eee tabii şimdilik.
Hissediyorum, sen de beni özledin.
Yakında alacaksın kendine.
Özlemin körüklediği sevginin ateşidir vuslatı yaşatan, inanıyorum…
Tadını çıkarıyorum bugünün, Bursa’nın.
Her doğan güneşte aklıma düşüyor sokakların.
“Gideyim” diyorum hemen atlayıp, nasılsa yollar benim, yarın sabah dönerim yine, kim tutar?
Hatırlıyorum bazen geçen yılı.
Ne çok nefes alıyordum caddelerinde, ne çok gezdim kendi kendime.
Belki sende yaşayıp da seni tanımayanlardan çok biliyorum metronu, otobüslerini…
İki günde altını üstüne getirdiğimden İstiklâl de tanıyor beni, sor bak Galata da biliyor.
Bakırköy, Gaziosmanpaşa, Ortaköy, Bostancı, Küçükyalı…
Nereden nereye değil mi?
Öyle işte…
Sevdiğimsin…
Hani, ‘dibine kadar’ dedikleri cinsten…
İçime çektim denizinin kokusunu, özledikçe yüreğimden kokluyorum.
Bazen sabredemiyorum, bazen “Amaan be” diyorum.
Günler gecelerle yarışırken yine bahar geliyor ve ben her bahar daha çok özlüyorum mavini…
Haydi referansım benim, alsana beni de…
Kavuşalım artık.
Ne güzel olur değil mi?
Seviyorum seni…