Hayatın renkleri bu özel sergide…
Bursa’da ‘resim’ denince akla ilk gelen isimlerden ve bu sanata 27 yıla adını yazdırmış özel bir sanatçı…
Yılmaz, hayatın tüm renklerini yansıttığı en güzel eserlerini, Bursa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde beğeniye sundu. Sergi, 25 Aralık Cuma gününe kadar görülebilir…
Serginin açılışına katılamadım ama bu güzel sergiyi ziyaret edip, Yılmaz’ın muhteşem sohbetinin keyfini doyasıya yaşadım.
Berrin Buzcular Yılmaz, benim için özel bir insan. Sanatçı kimliğinin ötesinde, ne zaman karşılaşsak samimiyeti ve güler yüzüyle kalbimi sıcacık saran güçlü bir kadın.
Biz bir yandan sergiyi gezerken bir yandan sohbet ederek görüşemediğimiz zamanı telafi ettik. Ben de bu keyifli günden detayları sizlerle de paylaşmak istedim. Artık ben susuyorum, resim sanatının hayatındaki yerini ve önemini anlatmak üzere sözü, Berrin Buzcular Yılmaz’a bırakıyorum…
“Resimle buluşmam şöyle oldu; 27 sene önce Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde kursiyer olarak başladım. Buraya ilk adımı attığımda, “İlk sergimi burada açacağım ancak kenti tarzımla açacağım, toplama resimle sergi açamam” dedim. 12 yıl sonra ilk sergimi burada açtım. Bugünkü sergi ise Bursa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’ndeki 3. sergim ama toplamda 10. kişisel sergim.”
“Bursa’nın yanı sıra İstanbul, Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi ve Eskişehir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde de açtığım sergiler oldu… Ama hiçbir özel galeride sergi açmadım. Çünkü galeri tutup da artık herkes, ücret karşılığı sergi açabiliyor. Resimlerimi kabul eden, onaylayan parasız galerileri tercih ettim hep. Herşeyin parayla olmayacağını düşündüğüm için, beni böyle kabul eden galerilerde sergi açarım diye yola çıktım, bugüne kadar da aynı yolda devam ediyorum.”
“Ben hiç fırça kullanmıyorum, tuvale boyaları döküyorum. O gün ruhum hangi renklerle çalışmak istiyorsa onları seçiyorum. Tuvale boyaları döküp, çok sevdiğim özel spatulamla bütün renkleri karıştırıp, tablo beni nereye götürürse o şekilde çalışmamı yapıyorum. Şövale, palet ve fırça son 15 senedir hayatımda yok…”
“Çalıştığım resim, istediğim gibi olmazsa, tuvali temizleyip tekrar yapıyorum. Renklerle savaşa giriyorum adeta… Savaşın sonunda genelde ben galip geliyorum. Çünkü herşey insanın elinde, galip gelene kadar devam ediyorum. ‘Galip gelmem’ demek, ‘beni mutlu eden tablo’ demek… Beni mutlu eden bir tablo, mutlaka birilerini daha mutlu edecektir diye düşünüyorum.”
“Resimlerim zamansız ve sınırsız… Gecenin bir yarısı kalkıp yaptığım resimler de var, 3 yıl önceden yarım kalan bir resmi bugün olgunlaştırmaya çalıştığım da oluyor. Çok iyi gözlemlemeye çalışıyorum herşeyi. Bir güneş batıyor mesela bunu herkes aynı göremiyor. Bakmak ve görmek arasında fark var. Ben kendime hiçbir zaman sanatçı demiyorum ama üretebiliyorum.”
“Ya çok kızgın ya da çok sevinçli zamanlarımda resim yapmaya çalışıyorum. O zaman çünkü, bütün duyguları tuvale aktarabiliyorum. Bir de içindeki çocuğu öldürmemek lazım. Herkes için söylüyorum bunu. İçindeki çocuk öldüğünde hayat bitiyor. Monoton, tekdüze, kimseye zevk vermeyeceğin ve alamayacağın hale geliyorsun. ‘Çocuk’ demek, ‘renk’ demek… Onu öldürdüğünde yaşamasan da olur…”
“Maviyi çok seviyorum. Resimlerimde doğanın yanı sıra kadın, kadına şiddet ve baskı altındaki kadınları da anlatıyorum zaman zaman…”
“Genelde resimlerimde çok boya kullanarak üç boyutlu hale getirmeye çalışıyorum. Resimlerimde dolgu malzemesi yok, sadece akrilik var. Kabartmaların olma sebebi de akriliklerin üst üste gelmesi.”
“Sergimde hayalimdeki yerleri anlattım, içinde olmak istediğim güzellikleri insanlarla paylaşmak istedim. Resimlerimde sanatseverlere kalbimi açtım, yüreğimden geçenleri paylaştım. Buraya gelip de “5 dakika nefes aldık” diyen o kadar çok insan var ki… Hatta bir ziyaretçi iki ay önce açılan bir sergideki tablonun benim olduğunu hatırlayıp gelmiş, tarzımdan öyle tahmin etmiş. O sergiye her gün gidip resmimi seyrettiğini anlattı. Onca meşhur ressamın eserinin yer aldığı bir sergide benim resmimin bu etkiyi vermesi ve benim de bunları duymam çok mutluluk verici. Çok duygulandım. Yaptığım en güzel iş buymuş, Allah da çok büyük, bana yapabileceğimi gösterdi. Çok mutluyum. Gözlerim doluyor, çünkü çok severek resim yapıyorum.”
“Bundan sonra, İzmir’de sergi açmak için teklif aldım. Ben hiç hayatı planlayarak yaşamıyorum. Planladığımız olmaz çünkü. Hayat, sürprizlerle dolu. Akşama eve gidip gitmeyeceğimiz bile sürpriz. Evde akşamları ailece toplanınca, “Çok şükür bugün sağlıkla buluştuk” diyebilen bir yapım var benim. Mesela bu yıl hiç aklımda yokken bu sergiyi açtım. Geçen yıl Hollanda’da bir sergi açtık, çok güzel geri dönüşler aldık. Hayat, tesadüflerle dolu…”
“Sanatseverler mutlaka galerileri gezsinler. Çocuklarına sanat sevgisi aşılasınlar. Okullarda resim dersleri sınavlar yüzünden yeterince ilgi görmüyor. Hiç olmazsa evde çocuklara boyayı öğretsinler. Çocukları güzel sanatlarla buluştursunlar. Aileler mutlu çocuk yetiştirmek istiyorlarsa, çocuklarını boyayla tanıştırsınlar…”
Berrin Buzcular Yılmaz’a çok teşekkür ediyorum. Sohbetimiz burada bitti. Ancak bu kesinlikle bir nokta değil. Yeni ve bambaşka bir zamanda görüşmek üzere… Sevgiyle… Tuğba Ö. / Aralık 2015