Çekiyorum gülümseyin…
Çekiyorum millet, smile… Yani gülümseyin… Evet, bu bir emirdir…
Çünkü ben artık çevremde somurtan insan görmek istemiyorum.
Çünkü en başta ben, artık beni gören herkese gülümseyerek bakmak istiyorum.
Bazen öyle bir an geliyor ki bırakın gülümsemeyi, içimden kimsenin yüzüne bakmak gelmiyor…
Öyle olunca en büyük zararı ben kendim yaşıyorum.
Ben gülmüyorum diye, dolar düşmüyor…
Ben keyifsizim diye, insanlar tatillerini yarıda kesip gelmiyorlar Akdeniz’den Ege’den Marmara’ya…
Ben gülmüyorum diye seçim süreci de bitmiyor ve hükümet yine kurulamıyor…
Ben gülmüyorum diye ihtiyaç sahipleri birden zengin olmuyor…
Ben gülmüyorum diye hayatımda beş yıldız parlamıyor
Veee “Bravo bugünün en somurtkan hatunu sensin, alkışlıyoruz” diye kimse madalya vermiyor…
Aksine günüm bir öncekinden daha sıkıntılı geçiyor…
Bir anda hastalık hastası olurken buluyorum kendimi, hatta vücudum nur topu gibi bir zona üretiyor – ki bununla geçmiş oldu –
Kafamı bir kez daha duvara vuruyorum ve anlıyorum ki, ben gülmeyince hayat bana sırtını dönüyor…
Bir kez daha kendime geliyorum ve anlıyorum ki, hayat, her gün yeniden başlıyor…
Bilgisayarımı açınca Pegasus’tan elektronik posta kutuma düşen bu güzel fotoğrafla bir anda içimde kelebekler uçtuğunu hissediyorum.
Veeee farkediyorum ki, aslında hayatım, ben görmeyi seçersem, çok güzel…
Öyle yani, bundan sonra mottomuz… “GÜLÜMSE”
Yalnızca GÜLÜMSE…
Sevinçle GÜLÜMSE…
Keyifle GÜLÜMSE…
Hatta inadına GÜLÜMSE…
Bahane arama, GÜLÜMSE işte…
24.8.2015 / Pazartesi