Bir ters bir yüz…
Akşam yavaş yavaş olmak üzere…
Günün yorgunluğu üzerime çoktan çöktü.
Mutluyum. İçimde bir huzur…
Şükürler birbiri ardında sıralanıyor kalbimde.
Bir günü diğerine uymayan ben, bu halimi çok sevdim.
Mesainin son saatini kovalarken akrep ile yelkovan, aynı anda kulaklarımda, Merve Özbey’in sesi yankılanıyor usul usul.
Sözler dikkatimi çekiyor, “Yağ yağmur… Umudum yağmur…”
Niyeyse bu dört kelimede takılıp kalıyorum.
Severim yağmuru, ondan olsa gerek.
Derin ruhsal yolculuklarla çıkmaya niyetim yok şu anda.
Hissettiğim mutluluğun tadını yaşama zamanı.
Gözüm telefonuma takılıyor ve de telefonumdaki fotoğraflara…
İstanbul aklıma geliyor birden.
Ve de yeni örmeye başladığım kırmızı kazağım…
Biter mi bitmez mi bilemem, başladım öyle…
Annem umutlu bu kez, ben emin değilim…
İki hafta sonra sıkılıp, “eh yeter başlarım kazağına…” diye yünü bir tarafa şişleri başka tarafa fırlatıp atmazsam iyidir.
Çocukken de böyleydim…
Yaz tatillerinde dantel havlu kenarları tutuştururlardı elime.
Maksat elim alışsın… Niyeyse?
Hiç sevmedim, inadına alışamadım hatta.
“Amaaann banane” der atardım kendimi evden dışarıya.
O zamanlar, ‘avm’ler yok tabii.
En havalı yerler Bursa’nın Heykel’i…
Atatürk Caddesi’nde Sönmez Çarşı’nın alt katındaki sahaflar, Nalbantoğlu, şimdiki Bursa Kent Müzesi’nin önü, Setbaşı…
Yürür yürür yürürdüm saatlerce… Yalnız başıma…
Hem yürür hem insanları gözlemlerdim.
Bir yandan da büyüyünce olmak istediğim Tuğba’nın hayalini kurardım.
Nereden aklıma geldi bilmem de o zamanlardan belliymiş bugünüm.
Hâlâ yürümekten büyük keyif alırım şehirde…
Hâlâ çok severim sahafları, kitapçıları, fuarları, kitap ayraçlarını, defterleri…
Ve hâlâ hiç sevmem danteli, el işlerini…
Yine de vurgulamak isterim ki, bu işlere emek veren yetenekli insanlara büyük saygım var. Ciddi mesai, el emeği göz nuru… Takdir ediyorum kesinlikle…
Bir gaflet anımda cengâverlik yapıp aldım şişleri elime, bakalım kırmızı kazağım ne zaman bitecek?
Bu kez bitirirsem giyip kendi fotoğrafımla reklamını yaparım zaten, söz.
Bu akşam eve gidince üç beş sıra öreyim bari…
Nasıldı?
Bir ters bir yüz, bir ters bir yüz…
Tuğba Ö… Kasım / 2015