Anasayfa Yazılar Sünger Bob

BOBBazen saçmalar insan. Saçmalamayı bir halt sanar… Çoğunlukla duygularına kulak verenlerdense eğer, yandığının resmidir. Ufacık konuların büyümesi, kazık gibi olup münasip bir yanına monte edilmesi an meselesidir. Böyle zamanlarda “gerçekten azıcık ‘odun’ olsaydım keşke” diyorum…
Dün gece mide ağrısıyla yattığım yatağımdan, pencereyi yıkarcasına esen lodosla uyandım defalarca. Sabaha kadar yarım yamalak uyku kırıntılarıyla boğuştum durdum.
Nasıl bir bünyem vardı benim ve de nasıl bu kadar kolayca sorun olmayacak konulara takılıp kendimi harap etmeyi başarıyordum, inanın bilmiyorum.
Böyle böyle büyüyoruz ama yapacak bir şey yok.
Bunları düşündüm bütün gün… Biraz kafamı toplayınca da gaza gelip bir yazı yazayım istedim. İşyerimde pencereme vuran yağmurun sesi eşliğinde koyuldum içimi dökmeye… Derkeeenn, “Merhaba dostum, haydi birlikte bir hikaye dinleyelim” cümlesiyle irkildim. O nasıl bir ses ve kimden geldi diye anlamaya çalışırken, stajyerimiz Müzeyyen’i şen kahkahalarıyla karşımda buldum.
Canım yaa… Sabahtan beri göz hapsindeyim güzelimin, gelip “Abla neyin var” deyip duruyor.
“Biraz rahatsızlandım” diyorum ve asıl sorunun hiç yoktan kafama taktığım konular olduğunu söylemeye utanıyorum… Yaptığımız esprileri bile anlamıyorum o derece mala bağladım bugün…
Neyse ki, öğle vakti birtanemin uzun telefon telkinleri kendime getirdi biraz da çalışabildim.
Ardından da Selda’mın sözleriyle aklım başına geldi. Üzerine hiç beklemediğim bir anda Müzeyyen’in Sünger Bob’u ise günüme şeker kattı adeta.
Tamam artık, bundan sonra kimse beni tutamaz… İyi ki varsınız sevdiklerim… (22.03.2013)

Bir Yorum Yazın


dokuz + = 12