Anasayfa Yazılar Nasıl yaşıyoruz?

Bir süredir, inceliyorum. Herkesi ve her şeyi…

Özellikle, sosyal medya dünyasını.

Aşırı bulduğum çok nokta var.

Çok ağır eleştirilerde bulunmak istediğim pek çok kişi de tabii ki.

İncelediğim kimi profillerde, kalplerde yatan ‘popüler olma’ aslanını görmek zor olmuyor.

Bazılarına gülüyorum, bazılarına baktığıma pişman oluyorum…

Şimdi “şudur budur” diye ahkâm kesmeyeyim de incelemelerim sonunda hissettiğimi yazayım.

Bence, kesinlikle ve sadece tek derdimiz ‘Paylaşmak’…

Sosyal mecraları iş amaçlı veya gerekli olduğundan kullananlara “Kolay gelsin” diyelim.

(Ki zaten ben de yazılarımı buradan duyurduğum için bu alanlardayım. Okuyorsanız gözünüze ve kalbinize sağlık)

Ancak insanın en gerçek ve en temel ihtiyaçlarından olduğuna inandığım ‘paylaşma’ hissiyatının, yerini, günden güne artan oranlarda‘sosyal paylaşıma’ bırakması beni hâlâ biraz şaşırtıyor.

Şöyle ki, sosyal medyada herkes şahane (!) hayatlar yaşıyor, herkes aşırı (!) kitap okuyor, herkes hayatı çözmüş, herkes duyarlı (!), herkes ermiş…

Salt sosyal medya da değil konu…

Hayatın dizilerdeki gibi algılanmasına neden olan televizyon bağımlılığı ve akıllı cep telefonlarının çok akıllı uygulamaları, oyunları vs üzerimizde nasıl bir baskı kuruyor farkında mıyız?

Dizilere takılıp kaldığım oluyor bazen, evet. Ancak çok şükür ki, sosyal medyayla aklını bozanlardan değilim ve hala çevremde oturup sohbet edebileceğim ailem, dostlarım, arkadaşlarım var.

Biraz önce arkadaşlarla konuşuyorduk da, yalnız olmak, yalnız yaşamak gerçekten çok zor olsa gerek. İşte bu noktada, içimden geçen, “Sosyal alanlar asosyal hayatlar yaşatmasa iyi” cümlesi oldu.

Sosyalleşelim, paylaşalım derken anı kaçırıyoruz değil mi?

Henüz sahipken sevdiklerimize, şu telefonlardan, sosyal mecralardan, televizyonlardan biraz başımızı kaldırıp birbirimizin gözlerimizin içlerine baksak mı ki?

“Sana söylüyorum kızım, sen anla gelinim” kafası değil bu, yazarken direk kendime de söylüyorum.

Akşamları televizyonlara takılmasak da acaba ailemizle bir saat fazla sohbet etsek, ardından bir saat kitap okusak hani… Arada yapıyoruz tabii de her akşam yapsak, nasıl olur ki?

Benden bu kadar, siz anladınız…

Haydi, şimdi size, veda selamımı, bugün çalışma masama renk katan kırmızı güllerimin güzelliği eşliğinde iletiyorum. Veee tabii ki hayatı gerçekten, kalpten yaşayabilmemizi diliyorum.

Aaaa bak ben de paylaştım. Evet evet güzelliği paylaştım, iyi dileklerimi paylaştım.

Kaliteli hayatlar için paylaşımlarınızın da iyi niyetli olmasını umuyorum.

Sevgimle…

Bir Yorum Yazın


yedi × = 63