Anasayfa Yazılar Değiş(t)im

İnsanlara akıl erdirmek zor iş… Şimdi baştan ‘zor’ diye yazınca, insanlara yaklaşımımın ‘zor’ olduğunu farkettim birden. Yani belki de kendim için hedefim hep ‘zor’ olan…
Zor olanı sevip, zor olana koşup, zor olanla anlaşmaya (!) uğraşıp, zor için kendimi paralayıp yıllardır az buz zorluk çekmedim.
Velhasıl, “İnsanlarla anlaşmak zordur” fikri gelmiş yerleşmiş beynime. Ah benim bu beynim!!!
İnsanları anlama konusunda yüksek lisansı hayat üniversitesinde yaptığımı söylesem, abartmış olmam. Arabesk oldu biraz ama durum tam da böyle… Haa bu konuda tez yazacak birikime sahip oldum mu, orası tartışılır. Sanırım halen emekleme sürecindeyim. Çünkü her gün olanlara yeniden şaşırabiliyorum… Deneyimlerimden öğrendiğim bazı noktaları yazmak istiyorum buraya. Doğru yanlış bilemem, bunlar benim çıkarımlarım…
İnsan ilişkilerini çözmeye veya sorgulamaya başladığım ilk yıllardan bu yana insanları anlamak ve onlara yardımcı olmak için öyle çabaladım ki, çevremdekilere faydam olması bir yana, olayların gidişatına göre, o uğruna çabaladığım zat-ı muhteremlerin gözünde kendimi değersiz kıldım. Çünkü kimseye –kendisi istemediği sürece- yardımcı olamayız.
İnsanları daha yakından tanımak adına herkesle sohbete öyle izin verdim ki, her ‘merhaba’ dediğim bana özelini anlatmaya ve telefonumu almaya ihtiyaç duyuyor. Peki bunu ben istiyor muyum? Kesinlikle hayır…
Bir zamanlar bir kez oturup sohbet ettiğim insanlar, denk gelince, sırf beni sevdikleri için aynı beklentiyle görüşüp dertleşmek istiyorlar. Oysa benim enerjim kendime yetmiyor,  başka insanlara ne faydam olabilir ki? Kaçamak cevaplar veriyorum ve atlatıyorum mecburen!..
Birilerine yakın davranınca, hemen kendilerine benim hayatımda yer bulduklarını sanıp dostluklarını pekiştirmeye veya canları sıkıldığında gece gündüz arama cesaretini kendilerinde bulmaya başlıyorlar. Allah Allah… (Gecenin 11’inde ben erkek arkadaşımı arayamazken, isteyen beni nasıl arayabiliyor canım, pes)
Bu yazdıklarım ara sıra da olsa karşılaştığım veya herkesin karşılaşabileceği konular. Tabii ki bu olayları da hayatımda oluşturan benim. Ancak, büyüdükçe anlıyorum ki, bir yıl bir önceki yılı tutmuyor. Ne ben geçen yılki insan olarak devam ediyorum hayatıma ne de çevremdekiler. Herkes değişiyor… Değişim farkedilmiyor belki ancak inkar da edilemiyor… Çünkü bünye, “çevremde 3-5 kişi olsun yeter” diyor, kendine saklanmanın yolunu buluyor. Eee zaten o 3–5 kişi de her an ulaşılabiliyor. Yaşam her gün yeni yeni gelişmeleri dolduruyor ceplerimize. Aklıma geldi, eski yazılarımdan aklımda kalan ender cümlelerden biridir, “Büyüyorum ve büyüdükçe çok acıyor canım…”

Kimbilir, hangi yaşadıklarım beni bunca üzmüş ki, satıra dökülecek kadar acımış canım. Sorgulamıyorum artık en azından deniyorum. Büyüdükçe öğreniyorum ki, tüm yaşananlara acı, tatlı, çirkin, güzel vs anlamlar yükleyen bizleriz. Ben artık, bugünden itibaren, yalnızca ‘güzel’ anlamlar yüklediğim anılar biriktirmek istiyorum. İyi niyetle, sevgiyle ve umutla ve en önemlisi hayatın ‘kolay’ olduğuna dair inancımla düşüyorum yoluma…

Eyvallah…  (16.07.2013)

Bir Yorum Yazın


6 − = dört